Y aklaşık 50 yaşlarındayım.İlkokul yaşamımdan aklımdan hiç silinmeyecek şeyler nedir diye soracak olursanız iki şey gelir.Biri neşeyle kutlananYerli Malları Haftaları,ikincisi de benim sütten nefret etmemi sağlayan amerikan yardımı süt tozları..Oğlum ilkokulda iken Yerli Malları Haftası için birşeyler istenince eşim muz alalım demişti.Anamur muzunu nereden bulursan al dediğimi hatırlıyorum.Bulamayınca fındık,üzüm,incir göndermiştik..Üniversite bitimine kadar gıcırdayan ama taş gibi sağlam Beykozkundura ayakkabılarımızı kullanmış,AtatürkOrman Çiftliği dondurması yemiş,Sümerbank kumaşından elbiseler giymiştik..Sonra olanlar oldu...Şimdi tekrar uyanıyoruz..Hala uyanmayanları ise uyandırmak hepimizin görevi olmalı..
2004 senesi Akşam gazetesinden alınmış bir yazı :
Geçen hafta yaşanan ve bu haftada devam eden AB telaşı içerisinde, 12 - 18 Aralık arasında ilkokul öğrenciliğimizden hafızalarımızdan kalan bir haftayı kutladık: 'Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası'.
Öğrenciliğimizden aklımızda 'Yerli Malları Haftası' olarak kalan bu günlerde hepimiz okullara kuru üzüm, incir, leblebi gibi kuru yemiş, elma, mandalina gibi meyveler götürür yerli mallarımız tanıtır, sonra da bunları yerdik. Bundan 30 - 40 yıl öncesinin öğrencileri o günleri daha iyi hatırlayacaklardır. 'Yerli Malı Türk'ün malı / Her Türk onu kullanmalı', o günlerin en meşhur sözü idi. Belki şimdi daha fazla bu haftayı kutlamaya ihtiyacımız var gibi görülüyor. Belki de yıl boyu... Tarlamıza attığımız tohumdan, yediğimiz yiyeceğe, giydiğimiz kıyafetten bindiğimiz arabalara kadar ithal mallar dünyamıza yerleşti. Dahası, mağaza ve dükkanlara bile ithal isimler vermek için yarışıyoruz.
Sizi bundan 75 yıl önceye, 12 Aralık 1929 tarihinde zamanın Başbakanı İsmet İnönü'nün Meclis'te yaptığı konuşmasına götüreceğim. İnönü, ulusça kalkınmanın ortak bir çalışma ile gerçekleştirilebileceğini belirtmiş ve endüstrimizin gelişmesinin ancak paramızın yabancı ülkelere akışını önlemekle olunabileceğini söylemişti. Konuşmasında yerli mallar ve tutumluluk üzerinde duran Başbakan; ekonomik, iktisadi, zirai, ticari, sanayi ve endüstri alanında devletçe her şeyi kendi başımıza yapar hele gelmemizin önemini vurgulamıştı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşanın himayesinde halkı tutumlu yaşamaya ve tasarrufa alıştırmak, yerli malları tanıtmak, kullandırmaya özendirmek, kalitesini yükseltmek ve sürümünü artırmak amacı ile 18 Aralık'ta Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurulmuştu.
Cemiyetin kuruluşuyla tam bir tasarruf ve yerli malları seferberliği başlatmıştı. Mustafa Kemal Paşa da kampanyayı yürekten destekliyor. Kıyafetelerini yerlşi kumaştan diktiriyor, misafirlerine kahve ikram etme adetine son veriyordu. Başbakan İsmet İnönü de, gazete sahip ve baş yazarlarını çağırarak, kampanyayı anlatırken ıhlamur ikram ediyordu. Okullarımız 1946 yılından itibaren 12 Aralık'la başlayan haftayı Yerli Malı Haftası olarak kutlamaya başladılar. 1983 yılında bu haftanın adı Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası oldu.
Burada konuyu 'küreselleşmeye' getirmeden 'yerli malı' kullanmanın her toplumda vatandaşın hassasiyeti olması düşüncesindeyim. Örneğin ABD'de yerli malları kullanma konusunda hassasiyet gösteren bir sivil toplum örgütü başkanı tarafından '...birçok yurttaşımız, kendi mallarımızın kalitesini beğenmemektedir. Bu kesinlikle yanlış bir düşüncedir. Aksine, en iyi fiyatla satılan, gayet kaliteli mallar üretiyoruz; ayrıca kendi mallarımızı alırsak, bu sayede okul, köprü, polis ve itfaiye; ayrıca sosyal güvenlik ve halk için, yeni iş imkanları sağlamış oluruz....ülkemiz çalışmaktan vazgeçmeye başlamıştır.
Hızla, hiçbir şey satamayan bir ülke konumuna düşmekteyiz. Yakında bir şey satın alabilmemiz için, satabileceğimiz tek şey, topraklarımız olacaktır...' diye ifade etmiştir. Bize çok da yabancı sözler değil. Bir de Avustralya'da bir deterjan reklamında kullanılan şu slogan bu gerçeği çok güzel anlatmaktadır. 'Avustralyalılar! Şimdiye kadar hep yabancıların mallarını kullandınız. Artık Avustralya malı kullanın ve vatanımızı onlardan geri alalım'. Bu tip reklam ve görüşler İtalya, Almanya, Japonya gibi dünyanın her ülkesinde 'Yerli Malı' kullanmak konusunda rastlanmakta ve benzer hassasiyetler gösterilmektedir.
'Bir avuç fındık, bir yığın sağlık', 'Üzüm - incir - fındık ye, hem sana yarar hem bana'... sloganlarını hatırlayacaksınız. Bu günlerde beslenmede, diyetlerde 'anti - aging' benzeri başlıklarında kullanılsa da, yıllar önce fındığın, cevizin, üzüm, incirin, sütün, balığın yararlarını yıllar önce de bizlere öğretildiğini unutmayalım.
